Ajans Yalova
Yalova'ya dair herşey!

DAYIMIN OĞLU…

0 732

Son iki haftadır iki ayrı yazı yazıp, sildim…

Dolar mı fırlamış, savaş mı patlamış, seçim mi olacakmış ya da olmayacak mıymış gibi konuları belki 20, belki 30. defa ele almak için hiç motive olamıyordum işin açıkçası…

Hani büyüklerimiz der ya;

Pamuk ipliğine bağlı olan şu kısacık yaşamda, dünyayı çok ciddiye almamak gerekir…

Anlayacağınız tam da bu düşünceyi irdeliyordum ki İzmir’de yaşanan deprem ile hatıralara gömüldüm…

1999 yılının Ağustos ayında, 21 yıllık yaşamımın rutin günlerini yaşarken ne kadar mutlu ve ne kadar huzurlu olduğum geldi aklıma.

7 katlı bir apartmanın 3. katında duş alırken daha önce hiç karşılaşmadığım bir korku ve çaresizliğin içine düştüğüm güne kadar…

Büyük bir deprem geçirmiş ve sağ kalmış herkesin anlayacağı gibi yani…

Sarsıntı bittiği halde bile anlamlandıramadığım başka bir alemden annemin tokatıyla geri geldiğimi hatırlıyorum…

Kimileri buna kader diyor, “yiyecek ekmeğimiz, görecek günlerimiz varmış”

Geceyi sabaha bağlayan saatlerde, Yalova merkezine indik…

İnmez olaydık…

Yıkılan binalar, enkaz altında bağıran insanlar, yangınlar…

Su şebekesi patladığından arabayı daha fazla süremedi babam, boş bulduğumuz bir yere öylece bırakıyoruz arabayı…

Yürüyoruz, doğduğum büyüdüğüm canım Yalova’yı tanıyamıyorum, burası neresiydi, nereye gidiyoruz…

Korku filmi karesi gibi, herkes boş boş etrafına bakıyor, ellerimi başıma koyup yere çöküyorum…

Duymak, görmek ve bilmek istemiyorum….

Kabullenemiyorum, yıkılan binaları gördükçe henüz bitmemiştir, inşaat halindedir insan yoktur içinde diyorum kendi kendime…

Deprem insan öldüremez ki!!…

Hiçbir derde derman olamadan, kendi akrabalarımıza bile ulaşamadan geri dönüyoruz…

Bir hafta sonra Çınarcık’ta Taşliman’a doğru yürüyorum, sicim gibi bir yağmur yağıyor…

Askeri arabanın arkasında oturan bir asker mızıka çalıyor, öyle içten öyle acıklı…

Yağan yağmurun, enkaz altından çıkardığı kanlarla kırmızıya boyanıyor yollar ve caddeler…

Umutları, hayalleri olan insanların kanlarında boğuluyorum…

Yaşadığına şükredemiyor insan…

Hele hele başka bir arabanın arkasındaki bir babanın, kucağında tuttuğu çocuğunun cansız bedenini kahkahalarla sevdiğine şahit olurken…

Aradan 21 yıl geçti, yiyecek ekmeğimizin ve görecek günlerimizin olduğu tam 21 yıl…

Tüm travmalara rağmen düzen kurduk, çoluk çocuğa karıştık ve hayat devam etti..

Ama, ülkemizde insan hayatının ne denli ucuz olduğu gerçeği hiç değişmedi.

21 yılda deprem için aldığımız tek önlem ise daha fazla ceset torbası tedarik etmekti…

Baksın herkes başının çaresine, kimse kurumlara ve devlete güvenmesin.

Bunun siyasetle veya ülkeyi kimin yönettiği ile alakası yok!

Yalova’nın da tamamen etkileneceği bilinen, olası İstanbul depreminde kimse yardımınıza yetişemeyecek…

Evinizden sağ salim çıksanız bile ölümler, yağmalar ve hırsızlıklar devam edecek.

Canınızı kurtarıp, ilk 6 saat içinde güvenli bir yere sığınabilirseniz amenna!

İlk 24 saat içinde hiçbir yakınınıza ulaşmayı denemeyin, çünkü biz 99 depreminde, 15 kilometre mesafedeki akrabalarımızdan bile ancak ertesi gün akşama doğru haber alabilmiştik ve yaşayacağımız deprem, 99 depremini mumla aratacak boyutlarda olacak.

Sadece 9 binanın yıkıldığı son İzmir depreminde bile bir çocuk 91. saatte kurtarılabildi…

Elbette keşke daha 100. saatte ve hatta 200. saatte bile kurtarılanlar olabilse!

Çünkü emin olun yaşanacak olan büyük depremde, 100. saatlere kadar organize bir yardım ulaşması zor…

Türkiye’nin en büyük şehirlerinden birinde meydana gelen, devletin bütün gücü ve tüm dikkati ile odaklandığı bir yerde bile 91 saat enkaz altında canlar bekliyorsa, büyük deprem için ne kadar umutlu olabiliriz ki…

Dedim ya

Aldığımız en büyük önlem daha fazla ceset torbasını hazır tutmaktı…

Deprem anında ve sonrasında kurtarma faaliyetlerinde çalışmak ve organize etmek üzere kurulan yarı resmi Mahalle Afet Gönüllüleri’nin (MAG-DER) yaş ortalaması 55…

Elbette ki iyi niyet üzerine kurulmuş bu derneğin üyeleri, gerçekten de halis bir amaç için o platformda bir araya gelmiştir…

Ama kimse bana bu iyi niyetli insanların, deprem sonrasında kendi düşen tansiyonları veya fırlayan şekerleri ile uğraşmaktan enkaz başına gitmeye fırsat bulacaklarını iddia etmesin!

Yıkılan binalardan sadece sahibini ve müteahhidini sorumlu bulup, o binalara ruhsat veren ve denetlemeyen devlet görevlilerine hiçbir ceza vermeyen bir düşüncenin eseridir MAG-DER…

Afetlerde ölmeyi “kader” olarak görenlerin, halkı enkaz altından yine halkın kurtarmasını beklemesi hiç garip gelmiyor bana, size de gelmesin…

Söyledim ya bu işte siyaset yok, ülke insanı olarak hepimizin zihniyeti bu…

Önce can sonra canan diyeceğiz…

Mag-Der’liler ya da Arama Kurtarma ekiplerindeki diğer insanlar gibi…

Tıpkı!!!

İmar Barışı olduğu zaman koşa koşa gidip, kaçak ve depreme dayanıksız olan binasına ruhsat alan milyonları izlediğim gibi , o binalar başlarına yıkıldığında kendilerine hiç kabahat bulmadan şikayet etmelerini izleyeceğim.

İzmir’de, enkazdan 5 saat sonra çıkarılan depremzedenin “Beni Dayımın Oğlu kurtardı” sözleri methiyeler düzülerek kahramanlaştırılan arama kurtarma ekiplerimizin ne kadar bir süre de organize olduğuna en bariz örnek iken

Bu defa biz, nüfusumuzun yüzde 20’sinin etkileneceği bilinen bir depremden sonra enkaz altında iken dayımızın kahraman oğlundan medet umacağız belki de!

Son salgında kahraman sağlık çalışanlarımıza şakşakçılık ederek uyuşturulduk adeta…

Bizim kahraman sağlıkçılarımız var nasıl olsa kurallara uymasak ne olur ki…

Şimdi ise başka bir aldatmaca ve yanıltma çalışması sergileniyor yine kahraman arama kurtarma ekiplerimiz yaygarası adı altında…

Ne mutlu bize…

Artık!!! İmar Barışı ile tapusunu aldığımız çürük binalarımızda gönül rahatlığı ile oturabiliriz…

Kahraman kurtarma ekiplerimiz var çünkü bizim…

Siyaset yaptı demeyin lütfen…

Sadece konuya cuk oturduğu için bir benzetmeden yararlanacağım…

Ülke tarihinin en kapsamlı darbe girişimini “eniştesinden” haber aldığını söyleyen bir idareciniz varsa

Sizi enkaz altından kurtarsa kurtarsa “Dayınızın oğlu” kurtarır…

Selam ve Saygı ile…

Bir Cevap Yazın



Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz. Kabul et Daha Fazla Oku