O kadar zor bir yıl geçip gitti ki…
İnanın!!!
Hiçbirşey yazmak gelmiyor içimden…
Mart ayının başından beri paranoya hali ile dezenfektan ve eldivenlere sarılmaktan, sosyal mesafeyi korumaya çalışmaktan, sürekli eve kapanmaktan dolayı herkes kadar ben de sıkıldım ve bunaldım…
Hatta
Tanıdığım, bildiğim birilerinin hastalığa yakalandığını duymaya veya ölüm haberini almaya bile alıştım…
Bütün yıl boyunca yaşanan felaketleri düşündükçe, tek tesellim bu felaketlerin hiçbirinin bana ve aileme uğramamış olması…
Beni ruhen çok yorsa da, çevremde olanlara gözlerimi ve kulaklarımı kapatmayı bir türlü öğrenemediğimden, ben ve ailemi tüm bu belalardan koruyan ilahi kudrete şükür etmeye bile utanır oldum…
Ama, bu satırları yazarken farkına varıyorum ki…
Kendim de yazacak takati bulamamamın nedeni çok ağır geçen 2020 yılı değil aslında, gelecek olan 2021 yılı…!!!
Virüsün mutasyona uğradığı haberleri…
Aşıların yolda kalması ya da güvenilirliği ilgili soru işaretleri…
Ülkenin ekonomik ve siyasi gidişatı ile ilgili durağan görünümü…
Çözüm merkezi olacağı yerde, sürekli iç çekişmelerle boğuşan bir ana muhalefet partisi…
Yani düşünsenize…
2020’de Covid-19′ u konuştuk, seneye, Mutand Covid-19’u konuşacağız…
Bilim insanları, bir ülke nüfusunun % 60′ ı aşı olmadan pandeminin bitmeyeceğini söylerken, nüfusumuzun sadece % 30’una yetecek kadar aşı satın aldığımız için…
Hükümetimizin aldığı önlemlerin yetersizliğinden dem vuracağız yine…
Hepi topu 20 santimetre kare bez parçasından ibaret bir maskeyi bile dağıtamayan sağlık sistemimizin, 25 milyon insanı nasıl aşılayamayacağını görüp, türetecekleri akla zarar mazeretler üzerine, daha çoooook ifrit olup dişlerimizi sıkarak tartışacağız…
Hatta…
Vatandaşa, merkezi hükümet tarafından ulaştırılamayan yardımları büyük bir incelik ve nezaketle sınırları içerisindeki halka dağıttıklarını gördüğümüz Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ve Kamil Yaman’ dan bize aşı dağıtmalarını bile bekleyeceğiz çaresizce…
Haaa…
Eminim mümkün olsa, “Askıda Aşı” uygulamasını da hayata geçirip, yan etkilerini bile takip ederlerdi ama Chp’li oldukları için yine de kimselere yaranamazlardı ve hesapları bloke edilirdi…
Damatzede ekonomimizin, güçsüzlüğü sebebi ile bir türlü sabit tutulamayan döviz kurunun her ay faturalarımıza yansımasının ardından, sarayın elektrik faturasını bir kez daha dolayacağız dilimize 2021’de…
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği Demirtaş Kararı’nın uygulanmamasının nedenlerini hamasetle köpüren ağızlardan duyup ,hukukun üstünlüğünü tanımadığımız için, dünyadan nasıl izole edildiğimizi bu sayfaya taşıyacağız yine…
Aynı ağızların, iktidarlarını sürdürebilmek uğruna bilmem kaçıncı defa “Geeel” diye seslenmesinin ardından, bir kadın olmanın vakkarı ile “BEN GELMEM” diyecek olan Akşener’in asaletine hayran kalacağız hep birlikte…
Bütün bunlar yaşanırken…
Gayr-ı Meşru kazançlarına el koyalım diyeceği yerde, vergi mükelefi yapalım dediği, mafya babalarının yine tehdit edeceği Kılıçdaroğlu’nun derdini anlatmak için doğru kelimeleri bir türlü seçememesine tanık olacağız tabii ki …
Eh…
Yazmak hiç gelmiyor içimden…
İnanın!!!😊😊😊
Belki;
Gelecek yılın ilk yarısında, bütün bunları bir kez daha yazmak zorunda kalacağım…
Amaaaaa…
Siz bu pejmürde karıncaya güvenin…
Çünkü;
Gelecek yılın ikinci yarısından itibaren iktidarın da, pandeminin de sonunun geleceğine dair ümidim var benim…
Birinin gidişi ile düzelecek olan ruh sağlığımız, beden sağlığımıza da yansıyacak, bundan hiç kuşkunuz olmasın…
Ve o zaman…
Yeni gelecek iktidarı eleştirmek için…
Eksikleri, hataları ve yanlışları yazmak gelecek içimden…
Çünkü her iktidar eleştirilmelidir ve her yazanın boynunun borcudur eleştirmek…
Herkese iyi seneler…
Selam ve Saygı ile…
