İHANET…
Büyük umutlar,Harcanan emekler, Yüklediğimiz sıfatlar ve Yalova’da Demokrat Parti Aday’ının desteklenmesi ile yitip giden hayaller…
Hiç sempati duymadığım ve bundan sonra da duyabileceğimi hiç sanmadığım Vefa SALMAN’a yapılan’ın adı idi İHANET…
Kariyerinde İl Başkanlığı, İl Genel Meclisi üyeliği,hatta kurucu Belediye Başkanlığı bulunan bir başka büyüğümüzde yakalandı o hastalığa Çiftlikköy ve Yalova’da elinden geleni ardına koymadı AKP’nin kazanması için, Ömrünün son BAHAR’ında yakışmadı bu ona…
Bir Efsane’yi başlatıp, küçük hesaplara kurban olmakmıdır? Siyasilerin makus talihi…
Sol’la yoğrulup Çınarcığı İl Genel Meclisinde temsil ettikten sonra ve hatta buna devam etmek için önünde hiçbir engel yokken…
Kendi küçük köyünün çekişmesi için kendini inkar etmesini hiç beklemedik bir başka abimizden…
Maalesef o da hırsına yenik düşüp, elinden geleni yaptı Koru ve Çınarcık’ta AKP’nin kazanması için…
İhanet’in haklı bir sebebi olabilir mi ki?
Hainler bir daha hangi yüzle Sosyal Demokrat olduklarını iddia edebilirler acaba?…
Boşverdim bunları…
Çünkü bir tezim daha doğrulandı şu seçimlerde…
Sezar’ı sırtından bıçaklayan, BRÜTÜS’de dahil bütün büyük Hainler Erkekti…
Kaytazdere bugün gitmemiş ise AKP’ye Sennur SARPER hanımefendinin liste başına konulmasının yüzü suyu hürmetinedir…
Belediye Başkanlığı oy farkı sadece 10 iken, Meclis üyeliğindeki farkın 49 olması başka neyi gösterebilir ki anlayan gönüllere…
Kadıköy’de Taner OZAN’ın aradaki farkı bu kadar az’a indirmesi ve Hem yerel,hem de Genel iktidara karşı yenilirken hiiiç ezilmemesi örgütten yetişmenin ve örgüte yönelmenin bu işlerde ne kadar önemli olduğunun en güzel göstergesi değilmidir?…
Ve İstanbul…
Kadın bir İl Başkanı…
Aday olduğunda 100 kişiden saadece 17’sinin tanıdığı bir Aday ve deyim yerinde ise söke söke alınan dev bir şehir, İl Başkanı Kadın Cesareti ile atılmasaydı ortaya, Elinin Hamuru ile girişmeseydi Erkek işine kazanılabilir miydi sizce…
İHANET…Erkek Siyasetinin Künyesi o yüzden…
Hiç kimse boşa uğraşmasın, verileri ile ispatlandı tezim…
TİYATRO…
Bizi ömür boyu yönetmeye doymayacak olanlar sergiledi bu tiyatro’yu…
Oyun bitmiyor bunlarda, Bizans’tan almışlar derslerini ve iyi çalışmışlar anlaşılan…
Tarihimizde ki en az katılımlı Yerel Seçim’i yaşadık geçtiğimiz ay…
Çünkü iktidarın karşısındaki % 49’un bir umuda ihtiyacı vardı…
Ekrem İMAMOĞLU’nun geleceğin Cumhurbaşkanı olacağına dair bir avuntu lazımdı onlara…
Karşısına Düşük Profilli olduğu tescillenen bir aday çıkarmak yetmeye bilirdi seçimi kaybetmeye, o nedenle sandığa gönderilmeyen en az 1 milyon seçmen ile belirlendi seçimin sonucu…
Bu dahiyane planı 15 Temmuz’a TİYATRO diyen bir mantık anlayamazdı elbet…
Bu Seçimlerde sandığa gitmeyenler bir dahaki seçimde ülkenin yönetilmesini sağlayacaktı nasıl olsa…
Kendisi bile istemezken Israrla bir Düşük Profilli’nin Aday yapılmasını nasıl anlamamız gerekir ki?
VAHŞET…
Gezi’yi Vandallıkla,Vahşetle suçlayanlar KILIÇDAROĞLU Linç edilirken ne anlatıyorlardı acaba Vicdanlarına…
Tabii varsa vicdanları…
Siyasetçi olarak bizlerin hiçbir beklentisini karşılayamamıştır belki Amenna…
Ama şu dünya üzerindeki hiç kimsenin
İnsan olarak şikayet edemeyeceği gariban bir adama yapılanın adı VAHŞET değilde nedir?
Önce amcası diyeceklerdi yumruğu atan Cani için, Soyadı tutmayınca,Dayısı yalanını uyduruverdi Şark Kurnazları…
Caniler bile doğru söyleyebilirmiş meğer, kendi söyledi ŞEHİT ile hiçbir akrabalığının bulunmadığını…
Şiddeti AMA ile kınamak mı?
Yoksa Bir Vahşi’yi Savunmak için Hukukun onurunu ayaklar altına alıp koştura koştura giden 800 tane Avukat mı?
Hangisinden daha çok iğrenediğime karar veremedim henüz….
Zira, Her yıl onlarcasını yaşadığımız ama bir türlü önlem bulunmadığı için,Daha geçen gün,yine Irzına geçilip öldü sanılarak sokağa bırakılan 5 yaşındaki Meleğimizin başına gelenleri düşündükçe, Bu ülke’de Meleklerin ve Gariban adamların başına gelen VAHŞETLER’den toplum olarak iğrenemediğimizin farkına vardım üzülerek.
VE ARABESK…
Doğu ile Batı arasına taaa Orta Asya’dan gelen ama bu topraklardaki 1000 yıllık tarihi boyunca Acem ve Arap kültürlerinin etkisinde kalmaktan bir türlü kurtulamamış bir Halkın fertleriyiz hepimiz…
Batı’nın herşeyi sorgulama geleneğine hayran kalıp,kendi hiçbir şeyi sorgulamama geleneğimize sımsıkı sarılmamızın yarattığı kimlik bunalımıdır ARABESK…
“Hiç dinlemem valla” cümlesini kuranların en fanatiği olduğu ve Bir yandan Şirk koşarken Allaha bir yandan ona tapınmanın meziyetlerinden bahsedilen şarkılar dinleyen bir milletiz dinlemeyi hor görsek bile..
İşte tam da bu halimize yakışacağı gibi hiç beklenmedik şekilde bir Arabeskçi özetliyor toplum olarak yaşadığımız ruhsal çöküntüyü…
“Bizim zamanımızda otobüse binerdik. Çocuk görünce göz falan kırpardık, başını okşardık çocukların. Güldürürdük. Şimdi annesi babası yanlış anlamasın diye kafamızı çeviriyoruz. Çok şey çaldınız insanlıktan…”
Hakan TAŞIYAN…
İşte bu kadar…
Konu ne olursa olsun Siyaset, Kültür, Spor veya Toplumumuzun Psikolojisi söz konusu olsa bile…
Her halimize cuk oturan bir söz söylemiş üstad…
Üzüleyim mi, Övüneyim mi bilemedim ama Bir Arabeskçinin kurduğu şu cümlenin son dört kelimesidir durumu özetleyen…
Evet gerçekten “ÇOK ŞEY ÇALINMIŞ
İNSANLIĞIMIZDAN”
Selam ve Saygı ile…
