Ajans Yalova
Yalova'ya dair herşey!

Ressam Lokmacı: Yalova sanata aç bir şehir

0 3.432
Yazarımız Umut Küçükbayraktar, Ressam Serap Lokmacı ile sanat ve Yalova üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi…

Röportaj: Umut Küçükbayraktar

Hem ülkemiz genelinde, hem şehrimizde yaşanan olaylardan dolayı, son zamanlarda siyasetten başka bir şey konuşamaz olduk.

Bugün bir değişiklik yapıyoruz ve bence “Kültür Sanat Şehri” olması gereken Yalova’mızda ne durumdayız, ona bakıyoruz…

Tabi Yalova’mızda sanatın her dalına ayrı ayrı eğilmeye ne yerimiz yeter, ne de sanatın şehrimizdeki “iç açıcı” durumundan dolayı moralimiz…

Konumuz resim ve ressamlarımız…

Yalova’da ressam olmak, Yalova’da resim yapmak, Yalova’da yaptıklarını sergilemek, Yalova’da resimlerinizi satmak yani ressam olarak Yalova’da yaşamak…

Tüm sorularımızı ve merak ettiklerimizi; Yalova’nın ve ülkemizin tanınmış ressamlarından ve eğitmenlerinden Serap Lokmacı’ya yönelttik…

İlk önce kendisini tanıyalım;

– Merhaba sayın Serap Lokmacı; okurlarımız için öncelikle kendinizi kısaca tanıtmanızı, resme ne zaman başladığınızı anlatır mısınız?

– Merhaba; 1985 Üsküdar doğumluyum. En önemli eserlerim olan 2 çocuğumun annesiyim. 2014 yılında; İstanbul’dan Yalova’ya geldim. Bunun en önemli sebebi, Yalova’nın sakin yapısıdır.

Resme başlamamın bir tarihi yok çünkü çocukluğumdan beri hep resim yaparım ve bunu hiç bırakmadım. Bunda tabi annemin ressam olması da etken olmuştur. Çocukken tek hayalim annem gibi olmaktı ve bundan dolayı hep onun tablolarının resmini yapmaya çalışırdım.

Profesyonel hayata bakarsak; aldığım eğitimlerden de sonra; 10 yılı aşkın bir süredir resim yapıyorum diyebiliriz. Bunun yanında 3 yıldır da hem okullarda, hem de kendime ait olan “Natürel Resim Atölyesi”nde resim eğitimi vermekteyim.

Şövalelerimizi Orman Müdürlüğü’nden temin ediyoruz

– Yalova’da resim ve ressamların durumu, ildeki yöneticilerin ve kurumların resme ve sanatçıya bakışı ve Yalova’nın nasıl daha iyi bir sanat şehri haline geleceği konusu hakkındaki görüşlerinizi merak ediyoruz…

– Yalova’da resme, ressama ve sergilerimize bakışı özetlemek için tek bir cümle söyleyeceğim, sanırım yeterli gelecektir…

“  Şövalelerimizi Orman Müdürlüğünden Temin Ediyoruz! ” : )

Bunun dışında şehri şöyle değerlendirmek mümkün; Yalova gerçek manada sanata ve sanatsal etkinliklere aç bir şehir. Bu konuda eksik kalınmış, hala eksiğiz ve halk gerekli doygunluktan oldukça uzak kalmış maalesef…

Buradaki sergiler, gerekli ilgi alakanın olmaması, bilincin yerleşmemesi sebebi ile; cılız kalıyor, sessiz sedasız geçiyor, bir çok sergi açılışına şehir yöneticileri de gelmiyor ve yeteri kadar haber olmuyor. Sadece bundan dolayı bile; birçok ressam sergilerini kendi şehri yerine, İstanbul’da açmayı tercih etmeye başladı. Bu durum böyle devam etmemeli elbette…

Bu durumun iyileşmesi için en büyük sorumluluk biz sanatçılara ve şehri yönetenlere düşüyor. İlk önce; sanatın topluma iyi geldiğini, toplumdaki birçok aksaklığı düzelteceğini, bütün bu sanatsal faaliyetlerin toplum için yapıldığını, tüm egolarımızı bir kenara bırakarak, gerekirse tek tek anlatmalıyız. Ben şahsen çocuklardan başlamanın ne doğru yol olduğunu ve bunun geleceğimizi kurtaracağını düşünüyorum. Bu sebeplerle eğitimlerimi öncelikli olarak çocuklara vermeye gayret ediyorum. Tüm bunları yaparken de; şehir yöneticilerinin biz sanatçılara ve ilgili eğitmenlere destek vermesi ve yanında olması olmazsa olmaz bir durum…

– Bir ressam olarak; Yalova dışında nerede yaşamak isterdin?

– Bu soruya cevabım size ilginç gelebilir. Çünkü ben de gitmeden önce bunu söyleyeceğimi hiç sanmazdım. Cevabım; Şanlı Urfa

Sebebi gayet rasyonel aslında; gerek halktan, gerek il müdürlükleri, milletvekilleri, gerekse şehri yönetenlerden görülen ilgi, alaka ve sanata olan merak muazzam… Esnaf bile dükkânlarının bazı kısımlarına kendilerine atölye yapmış. Genç, yaşlı, kadın, erkek herkes sanata meraklı, resim atölyeleri her zaman dolu. Dolayısıyla bir sanatçının istediği her şey var…

– Önceki dönem ve yakın gelecekteki sergilerinizi sorabilir miyim?

– Tabi. Sadece son 3 yılda sadece Yalova’da 3 tane kişisel sergi açtım. Diğer şehirlerdeki, uluslar arası sergilerle birlikte 15’in üzerinde sergide bulundum.

11 Eylül Salı günü de; her yıl atölye öğrencilerimle birlikte açtığımız sergimiz var. Engelsiz Kafe Sergi Salonunda…

– 15 Temmuz’a özel bir sergi açtığınızı duyduk… Bu konuda bilgi alabilir miyim?

– TBMM Sergi Salonu için böyle bir talep aldım. Açıkçası ilk önce tereddütte kaldım çünkü bir sanatçının ne olursa olsun siyasete karışmaması ve eserlerinde taraf olmaması gerekliliğine inanırım. Bunun yanında gündemle ilgili konuları resmetmeyi de seviyorum. Bu sebeple; o gece yaşananları olduğu gibi resmedeceğimi söyleyerek, teklifi kabul ettim. Resimler arasında, Cumhurbaşkanımızdan, TRT Spikerine kadar her şey bulunmakta… Bu arada, teklifi kabul ettiğim için sanat camiasından tepkiler de aldım.

15 Temmuz sergisini Yalova’da da açtık. Burada olumsuz bir tepki almadım. Halkın güzel bir ilgisi vardı. Valilik başta olmak üzere sergi ile yakından ilgilenildi.

Sergimin ebat olarak da anlam olarak da en büyük eserlerinden birisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan resmi idi ve satın almak için de büyük bir ilgi yaşadı bu resim. Ankara’dan, Urfa’ya kadar. Ben Yalova’da yaşayan bir sanatçı olarak, resmin Yalova’ya satılacağını ve burada sergileneceğini belirttim ve ısrarcı oldum. Fakat Yalova’da bir dönem ilgilenen parti yönetimi de dâhil olarak, beni bir süre bekletip, sonunda resmi almayacaklarını belirttiler. Sonuç olarak resim hala bende duruyor…

– Yalova’da ulusal hatta uluslararası sergiler olabilir mi ve olmalı mı?

– Kesinlikle olmalı. Bunun şehre de, insana da faydası beklenenin çok üstünde olur. Bu konuda şehir yöneticilerinin öncülük etmesi ve desteği şart…

– Ülkemizde ve Yalova’da resim ve ressamlar yeterince özgür mü?

– Hayır. Özgür değil. Ne sanat ne sanatçı yeteri kadar özgür değil. Bunun başlıca sebebi ekonomik kaygılar ve toplum baskısı. Ekonomik korkular olmasa, bence o zaman yeterli ve olması gereken özgürlük olur…

Ben genelde bir nebze daha cesurum ve sanatımı icra ederken sonunu pek düşünmem. O sebeple genele oranla ben daha fazla özgürüm diyebilirim.

– Sanat sanat içindir, sanat toplum içindir derken, bir de şunu ekleyebilir miyiz; sanat ticari kaygılarla para kazanmak içindir…

– Sanatın toplum ya da kendisi için olması konusuna net bir şekilde cevap verilebileceğini sanmıyorum. Halk için olsa gerçekten; sanatçılar ayırt etmeden her yere gitmeli, her konuya değinmeli. Sanat sadece Batı’da yapılmaz…

Bu tartışmadan ziyade daha önemli bir sorunsal, ticari kaygılar oldu maalesef…

Artık hızlı ve endüstriyel işler var piyasada. 5 dakikada basılan dijital tablolar, hem emekten hem paradan tasarruf sağlarken, sanatı zedeliyor aslında. Bunun yanında ressamların çizgileri de değişti. Çünkü tablolarını satmaları gerekiyor, daha çok satıp daha çok para kazanmaları gerekiyor, sebebi de ülkemizde tabloların gerçek değerinin çok çok altında satılması… Bu sebeple de ressamlar hem daha hızlı, hem daha az maliyetli, hem de insanların daha çok tercih ettiği şeyleri yapmaya başladı… Ülkemizdeki döviz kuru da maalesef bizim malzemelerimizi çok kötü etkiledi…

– Genelde sanatçıları tarihten bugüne; düzensiz uyku düzenleri ile biliriz. Sizde bu durum nasıldır?

– Evet bu maalesef gerçek. Sebebi sanırım, gecenin daha sessiz, sakin olması, gün içi koşturmacalardan uzak olması, daha fazla kendi kendinizle kalarak, ilham alabilmeniz ve dolayısıyla daha iyi bir çalışma imkânı bulabilmek…

– Merak edilen bir soru daha var… Nedir bu sanatçılardaki aşk mevzuu… Kimisi umutsuz âşıkken, kimi düzensiz âşık. Sanatın her dalındaki sanatçıların aşk hayatı ve aşka bakış açıları hep sorgulandı ve merak edildi. Sizce nedir bu aşk dedikleri…

– Bence aşk; türünü devam ettirebilmesi için, insanlığa kurulan bir tuzak! : )

– Ne çizmek isterdin ve ne çiziyorsun? Tarzınız, ekolünüz hakkında biraz bilgi alabilir miyiz?

– Ben realist bir ressamım. Güzel ya da çirkin ayırt etmeden, gördüğümü, detayları ile birlikte çiziyorum. Hiper-realist olmaya çalışıyorum.

Bunun yanında Salvador Dali tarzında sürrealist bir ressam olmak da eğlenceli olurdu elbette ama dediğim gibi tarzım realist…

Örnek aldığım demesem de, çok beğendiğim bir ressam var. “Eser Afacan” ama ilginç bir şekilde tarzım onun gibi değil ve onun gibi çizmiyorum…

– Küçükken olmak istediğin şey de ressamlık mıydı?

– Çocukken daha çok öğretmen olmak istiyordum. Tabi resimden de hiç vazgeçmiyordum…

– Resim yapmak için; baktığın şeyi tanımak, bilmek önemli mi?

– Kesinlikle çok önemli. Ben her daim keşfetmek için bakıyorum ve çok da iyi bir gözlemciyimdir. Her baktığım yerde, renk, ton, detay görüyorum adeta…

– Çizemediğin, tıkandığın zamanların oluyor mu?

– Kesinlikle böyle dönemlerim oluyor. Bazen çizdiklerimi ve sanatımı değersiz hissedip, üretememeye başlıyorum. Sanırım şehrin ilgisiz olduğu dönemlerde oluyor bu. Aslında çizdiğimi beğendirmeye çalışmak gibi bir kaygım yok ve olmamalı da; ama sanıyorum istemsiz bir şekilde beklentisi oluyor insanın. Bu durumlarım şu ana kadar uzun sürmedi çünkü kendimce çözümlerim var…

Yenilikler, yeni tarzlar, yeni şeyler keşfediyorum. Grafiti yapıyorum mesela. Kendimi ve hatta öğrencilerimi sokağa atıyorum, sokaklara, duvarlara çizmeye başlıyoruz, özgür olduğumuz yerlerde, özgürlüğü çiziyoruz…

– Bildiğim kadarı ile hali hazırda 400’ün üzerinde öğrenciniz var. Bu durumda size ressamlık mı, resim eğitimi mi desem?

– Açıkçası ikisini de ayıramam. Eğitimi de, resmi de çok seviyorum.

– Birçok sosyal sorumluluk projesinde isminizi görüyoruz. Yakın tarihte veya içinde olduğunuz bir proje var mı?

– “KRALLARDAN KAÇAN KALESİZ ÇOCUKLAR” Özellikle, Doğu bölgelerinde, terör ve savaş mağduru çocuklarımız için başlattığımız yeni projemizin ismi.. Çok yakında detaylarını tüm yurtta duyuracağız inşallah…

Yalova’mızın saygıdeğer ressamlarından sayın Serap Lokmacı’ya samimi yanıtlarından dolayı teşekkür ediyorum.

Görüyorum ki; Yalova’mızın kültür sanat konusunda alması gereken biraz daha yol var, umut ediyorum ki; şehri yöneten yöneticilerimiz bu konularda daha fazla sorumluluk alır ve sanat ve sanatçıya daha fazla destek verir… Çünkü bu sayede, gençlerimizin ve şehrimizin geleceğini kurtarabileceğimize dair güvenim tam. Bence başka bir yolumuz da yok…

Son olarak size ülkemizle ilgili IPSOS’un yaptığı bir araştırmayı paylaşayım; yüzde 49’umuz hayatında hiç sinemaya gitmemiş; yüzde 39’umuz hiç kitap okumuyor; yüzde 66’mız konser, tiyatro gibi bir etkinliğe hiç katılmamış; yüzde 86’mız hiç hobi kursuna gitmemiş. Yüzde 85’imizin en sık yaptığı etkinlik televizyon izlemek. Bunun yanında TUİK verilerine göre de; gençlerin yüzde 93.9’u boş vakitlerinde televizyon izliyor.

Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi; “Sanatsız kalan bir milletin, hayat damarlarından biri kopmuş demektir.”

Bir Cevap Yazın



Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz. Kabul et Daha Fazla Oku