Ajans Yalova
Yalova'ya dair herşey!

ADAY KİM OLMALI? (5)

0 176

Bu ülkede bir zamanlar 6. Cumhurbaşkanının görev süresi dolduğundan 7.sini seçmek için meclis toplanmış, milletvekilleri 115 defa seçim yapmışlar; Zeki Müren’e , Bülent Ersoy’a oylar çıkmış, Ajda Pekkan’ın bile adı yazılmış pusulalara.

Olmamış!

Milleti temsilen o mecliste olduklarını unutan zat-ı şahsiyetsizler bir türlü becerememiş bir cumhurbaşkanı seçmeyi.

Asker gelmiş, darbe yapmış, Kenan Evren’i milletin önüne koymuş, “Cumhur buysa Başkan’ı da bu olacak” demiş ve öyle de olmuş.

79 doğumlu ve fotoğrafik hafızalı bir vatandaş olarak uzun bir süre boyunca DEVLET denilince ilk aklıma gelen resim, Kenan Evren’in Genelkurmay Başkanı üniformalı fotoğrafı idi.

Özal’ı, Demirel’i, Erbakan’ı, Çiller’i ve daha nicesini büyürken tanıdım.

Eleştirme hatta alay etme özgürlüğümüzün bile olduğu zamanlardı ama yine de sevemezdim hiçbirini.

Bir Cumhurbaşkanı’nı 115 defada seçme becerisi gösteremeyenlerin sayesinde, siyasetçileri sevmemek genlerimize işlemişti belki de!

Zaman aktı, ben büyüdüm, sonra Erdoğan geçti ülkenin başına.

Bırakın alay etmeyi, eleştirme özgürlüğümü dahi kullanamadığımı görünce , sevmeye başladım, Özal’ı, Demirel’i, Erbakan’ı , Çiller’i ve daha nicesini…

Şimdi eminim ki gözleri kör, kulakları sağır birkaç iktidar yardakçısı “Bu yazı ile bile eleştiriyorsun ya daha ne istiyosun?” manasına gelen bir sürü gereksiz cümle kuracaklardır.

Yazı ve davranışlarım sebebi ile birkaç sefer ilgili makamlara ifade vermişliğim vardır, orası ayrı ama önemli olan ilgili makamlarca yapılan mobbinge maruz kalmak veya hapse atılmak mıdır sadece?

Bizler eleştirdiğimiz, hatta eleştiremeyip sadece aynı fikri dillendirmediğimiz için önce çapulcu sonra vatan haini ve terörist daha sonra sürtük olan yurttaşlar değil miyiz toplumun gözünde?

Bizleri böyle tanımlayan bir %50 ile muhattap değil miyiz yıllardır?

Asıl mobbing, asıl baskı, yani bütün mutsuzluğumuzun asıl kaynağı bu değil mi?

Mahalle baskısı ile başlayan, ayrışma, kutuplaşma ve zaman zaman çatışmaya kadar giden tahammülsüzlüğün mimarı bizi yöneten zihniyet değil mi?

Bu tür sorularla beraber aylardır aday kim olmalı sorusuna bu yüzden yanıt arıyorum ben.

Çünkü bana Erdoğan’ı da sevdirecek başka bir siyasetçiye daha tahammülüm yok artık.

Genelde muhalif görüşte vatandaşlar tarafından okunup benimsenmiş olmasına rağmen tercihen yazılarımın Akape ve Mehape’ye oy veren halk kitlesi tarafından daha fazla okunmasını isterim.

Onların hafızasına hitap etmek, oy kullanırken göz önünde bulundurdukları ve gerçek sandıkları bir takım hizmetlerin , aslında hiç yapılmadığını anlatmak , belki de bu yolla onları etkilemektir, hevesim.

Mesela ” Yerli ve milli uçağımız hiçbir zaman uçmadı” hatta “Yerli ve milli otomobilimiz bile hala yollarda değil” diye yazdığım zaman 20 yıldır bunlara benzer bir çok yalanla uyutulduklarını anlayacaklarını düşünürüm.

Pkk ile Oslo’da görüşen de bu iktidardı, Habur’a seyyar mahkeme kurduran da bunlardı diye yazdığım da “O bizim ittifaktan önce idi” diye cevap veren ülkücü vatandaşa “Ama Osman Öcalan’ı TRT’ye çıkardıklarında sizinle ortaklardı” cevabını verip, bir şeyleri tekrar düşündürtmeye çalışırım aklım sıra.

Bugüne kadar kimseyi etkileyebildim mi veya derdimi yeteri kadar iyi anlatabildim mi bilmiyorum ama bu kez ters psikoloji kullanıp aslında “Kim Aday Olmamalı” diyerek Akp ve Mhp seçmeni ile bir defa daha şansımı denemek istiyorum mümkünse.

Kim aday olmamalı veya olamamalıydı.

“Ben yani şahsım Büyük Ortadoğu Projesinin Eşbaşkanıyım” diyen biri olmamalıydı.

“Ne işimiz var Libya’da” diyip, Kaddafi’yi deviren güçlere İzmir’den malzeme gönderilmesine müsaade etmek zorunda kalınca “Ne işimiz var Libya’da” diyen herkesi terörist ilan eden biri aday olmamalıydı.

Babasının bağından mal bağışlar gibi “Ne istediniz de vermedik” itirafında bulunduktan sonra “Aldatıldık, Allah affetsin” acziyetine sığınan biri aday olamamalıydı.

“Afedersiniz, Ermeni!!!, Afedersiniz Kadın mıdır, kız mıdır, ne olduğu belli değil” diyen birini Allah affetse de, halk olarak bizler affetmemeliydik ve aday olamamalıydı.

Kendisine “Aptal olma” diyen Amerikan Başkanına “Dostum Trump” diye seslenen biri Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığına aday olamamalıydı.

40 Milyar doları Suriye’li mültecilere harcadık, gerekirse bir o kadar daha ödeyecek gücümüz var dedikten sonra kendi öz vatandaşına kemer sıkmayı tavsiye eden biri aday olamamalıydı.

“Ver papazı al papazı” naraları attıktan sonra, bizdeki papazı tıpış tıpış gönderen birisi, hiç tek kelime dahi söyleyememeliydi bizlere.

“One minute” ile şov yapıp, tank modernizasyon ihalesini sessiz sedasız , İsrailliler’e veren biri aday olmamalıydı.

Ülkenin kurucularında bahsederken “iki ayyaş” tanımlamasını yapan biri bırakın Cumhurbaşkanı adayı olmayı, o ülkenin sokaklarında dahi dolaşamamalıydı.

Aday olmak için diploma ibraz etmek şartı var ama diploması olsa dahi, bu ve buna benzer bir çok niyeti açığa çıkaran cümleyi kuran biri aday olmuş olabilir neticede demokrasi var değil mi bu ülkede?

Yazımın başında da belirttiğim gibi, Bülent Ersoy’a, Zeki Müren’e ve hatta Ajda Pekkan’a bile oy çıkmış meclisimizden.

O isimleri küçümsediğimden değil bilakis gayet eminim ki onların vatan ve hizmet aşkı da en az şu anki Cumhurbaşkanımızınki kadar gelişmiştir.

Ama onlar hiç aday olmadı.

Onlar aday olmadıkları halde isimleri pusulalara yazıldı.

Yoksa onlar da mı aday olmalıydı?

Aday kim olmalı sorusuna aday kim olamamalı sorusu ile biraz daha katkı sağladığımı düşünerek artık dil, cinsiyet ve renk ayırımı yapılmaksızın, vatan toprakları dahilinde yaşayan tüm bireylerin Cumhurbaşkanlığına aday olabilmesi gerektiğini düşünüyor.

Kasvetli geçen şu 20 yılın ardından bir 5 sene daha kaybedersek bizi ancak ve ancak Bülent Abla’nın paklayacağı hususunu gözden kaçırmamanızı tavsiye ediyorum…

Selam ve saygı ile…

Bir Cevap Yazın

Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz. Kabul et Daha Fazla Oku