Gençlik ve Spor Başkanlığı’nın 81 ilde eş zamanlı olarak düzenlediği ‘Gençlik Şühedanın İzinde’ konulu anma programı, Gençlik Merkezi tarafından organize edildi. Program, Gençlik Merkezi’nden başlayan ve 15 Temmuz Demokrasi ve Cumhuriyet Meydanı’na kadar süren anma yürüyüşü ile start aldı.
15 Temmuz Demokrasi ve Cumhuriyet Meydanı’na gelen kalabalık burada bir program düzenledi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan programın konuşmasını Gençlik Merkezi Müdürü Celal Kahveci yaptı.
Kahveci konuşmasında, “Bugün, burada tam 104 yıl önce Sarıkamış’ ta Allah-u Ekber Dağları’nda soğuktan donarak şehit olan 90 bin vatan kahramanının aziz hatıralarını yad etmek ve gençliğin şühedanın izinde olduğunu göstermek için toplanmış bulunuyoruz. Kutsal vatan topraklarını müdafaa etmek uğruna canını seve seve feda ederek şehit düşen kahraman vatan evlatlarını bir kez daha rahmet ve minnetle anıyoruz. Dedelerinden Sarıkamış Harekatı’na katılarak esir düşmüş, Sibirya’da senelerce tutsak kalmış birinin torunu olarak bu günün anlam ve önemini en derin duygularla hissetmekteyim. Bizim tarihimizde zaferler kadar acılarda büyük yer tutar. Bizim tarihimiz Yemen’de kızgın çöllerde, Çanakkale derin sularda, Sarıkamış’ta dondurucu soğukta, dini için vatanı için yitip giden Anadolu çocuklarının hikayesini barındırır” açıklamasında bulundu.
Kahveci, sözlerini şöyle tamamladı: “Bıyığı henüz yeni terlemiş gencecik delikanlılar, Sarıkamış’ta düşmana değil, soğuğa mağlup olmuşlardır. Bu harekat milletimizin hafızasına kazınmış acı bir hatıradır. Sarıkamış şehitleri, yazlık giysiler ve çarıklarla eksi 45 derece bir soğukta kahramanlık destanı yazmışlardır. Mehmetçiğimiz Sarıkamış’ta bütün imkansızlıklara rağmen müthiş bir civanmertlik yapmış, cihattan kaçmamış, düşmana arkasını dönmemiş ve vatanını canı pahasına korumayı bilmiştir. Allah-u Ekber ve Soğanlı Dağları bu milletin din, namus ve vatan uğruna nasıl bir bedel ödediğine şahit olmuştur. Acımız derindir. Hüzünlüyüz. Kalbimizde bir burukluk vardır. Onlar 21’inci yüzyılın en büyük destanını yazdılar. Şehitlerin kefenleri bile yoktu, toprak ve kar onlar için kefendi. Bütün zorluklara rağmen askerlerin bedenlerinde can, dizlerinde derman kalmayıncaya kadar geri dönmeyi hiç düşünmediler. Onların torunları olarak biz de onlardan aldığımız güçle devam edeceğiz.”
