YSK; aslında hepimizin içten içten bildiği ama, yok artık! bu kadarına da cesaret edemezler dediği büyük bir hukuksuzluğu daha, sonunda yaptı ve İstanbul Seçiminin tekrar edilmesine karar verdi…
Bu saatten sonra , aynı zarftan çıkan 4 pusulanın geçerli, 1 pusulanın geçersiz sayılmasının mantığını kendimize ve dünyanın herhangi bir yerinden bizi izleyen bir insana nasıl izah edebileceğimize dair doyurucu cevaplar aramanın hiç bir anlamı yok artık.
İşin aslı,bence bu karar daha seçim akşamı verilmişti ya neyse…
Daha önceki yazılarımda dile getirdiğim ve bundan sonraki yazılarımda da kısmetse dile getireceğim birçok nedenden ötürü seçimin üzerinden 40 küsür gün geçtikten ve mazbata sahibine verildikten sonra açıklandı iptal kararı…
İşte sürenin bu kadar uzamasındaki nedenlerden biri de yaptırılan anketlerdi…
Yanlış anlaşılmasın sakın!!!
İktidar cenahı ve Saray eşrafının…
Acaba İptal ettirirsek kazanırmıyız gibi bir kaygısı olmadığı için,yapılan anketler seçimlerle ilgili anketler değildi…
Yapılan anketler,eğer seçim iptal kararı verilirse sokağa kaç kişinin gerçekten,harbiden ve dönmeyi düşünmeden bu durumu protesto edeceğini anlamaya yönelik anketler idi…
En Nihayetinde kimsenin kayda değer bir tepki göstermeyeceğinin güvencesini alan YSK, yeteri kadar bekledikten sonra İMAMOĞLU’nu bu millete yar etmeyecek kararını verdi ne yazık ki…
İstanbul’da son seçimde oy kullanmayan tam 1.5 milyon seçmen varken,Yine tamamen kanunsuz bir şekilde YSK seçmen kütüklerinin de güncelleneceğine!!! Hükmetti…
Oysa Seçim tekrarı yaşamış Yalova’lılar olarak bizler çok iyi biliyoruz ki;Seçimler iptal edilebilir,Tekrarlanabilir ama kanundur!!! Seçmen Kütüklerine ekleme yapılamaz…
Tabii bu duruma da kayda değer hiçbir tepki verememiş olan biz, yani ülkenin Aydınlık muhalefeti, utanmadan, SAADET PARTİSİ’nin, DSP’nin ve diğer küçük sol partilerinde adaylarını çekmesi ile güle oynaya kazanılacak bir seçimin rehavetini yaşıyoruz maalesef…
Son Genel Seçim ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri 24 Haziranda yapılmıştı,ben 23 Haziranda doğmuşum,o zaman o kadar emindim ki İNCE’nin zaferi ile hayatımın en güzel doğum günü hediyesini alacağıma…
Ama 2. Tur bile göremedi bu gözler…
Şimdi;
Doğum Günümü İstanbulun en ücra köşesinde ki bir okulda sandık müşahidi olarak geçirme planlamasındayım, zira doğum günlerin de tutulan dileklerin gerçekleşmediğine inanıyorum artık geçen seneden beri…
Hiç rahat değil çünkü içim…
Hangi kontrolünü yitirmiş akıl,diğer tüm partilerin kendi adayı karşısında birleşeceğini,hatta kendi partisinden bile gelecek tepki oyları neticesinde daha büyük bir farkla kaybedileceğini gördüğü bir seçimi tekrar ettirir…
Hangi HIRSIZ kılıfını hazırlamadığı bir Minareyi çalar?
İşte bunlardır içimin rahat olmamasının sebepleri…
Olsun…
Ben hayat’a karşı tavrımı net koyanlardan olduğumu düşünürüm, her zaman gerekeni yaparım yani…
Bu sefer de net olmak gerektiğine inanıyorum kendimce…
Çocuğumun Küçük olduğunu hiç bahane etmedim zaten,Vay efendim benim ekmeğim her şeyin önünde gelir sefilliğine de bürünmedim hiç bi zaman, varsın olmayı versin o ekmek özgürlüğüm olmadıkça,başka işin yokmu diyene,her zaman dediğim gibi; benim işim ülkemin aydınlık yarınları için ücretsiz çalışmak…
Tatlı Su Solcularının ve Güvenli ortam bulunca desteksiz sallayan hümanist eşitlikçilerin çokça kullandığı ama bir türlü kimsenin hayata geçirmeye gözünün yemediği Nazım Şiirinden birkaç dize mırıldanıyorum şu günlerde..
Ben Yanmazsam, Biz Yanmazsak, Nasıl çıkar Karanlıklar Aydınlığa…
Umarım, ben bardağın boş kısmını görerek boşuna kuruntu yapmışımdır…
Umarım, bu sefer kılıf hazırlamamış olsunlar minareye…
Umarım,Geçen seçimde oy kullanmayan 1,5 milyon seçmen yine kullanmaz oylarını…
Aksi takdirde, Benim için Ötesini berisini düşünmeden net bir tavır koyma günüdür, 23 Haziran…
Bu Memleketin Zindanını da sevmek gerektiğini unutmadan öne atılmak günüdür 23 Haziran…
Yazılmışsa alnımıza,benim için Doğum Günü değil, YANMA günüdür 23 Haziran…
Benim için dedim canıııım, Başka işiniz mi yok sizin?…
Selam ve Saygı ile….
